22 Ocak 2017 Pazar

Cube / Film Yorumu #1



    Öncelikle belirtmeliyim ki sadece kişisel görüşlerimi söyleyeceğim film ile alakalı yorumumda. Sinemaya karşı özel bir ilgim veyahut belirli bir seviyede bilgimde yok sadece dün izlediğim bu filmden sonra neden blogumda bununda bir yazısını yazmıyorum diye sordum kendi kendime. Sonuçta ne istersem onu yazarım. J İzlemeyip de spoiler yemek istemeyenler için spoiler vereceğim yerde önceden uyarısını yapacağımı söyleyeyim.


    Filme gelince öğrendim ki oldukça düşük bir bütçe ile yapılmış bir film kendisi. Yazanlara göre ortalama 500.000 TL gibi bir bütçe ile çekilmiş. Zaten filmi izleyince bunun bir tahmini yapılabiliyor. Film benim doğduğum yıl olan 1997 yılında çıkmış. Eski filmler genel olarak bayar beni fakat bu filmde ekrana kitlenip kaldım açıkçası. Genel olarak çok karmaşık bir yapısı yok filmin. Yazana göre bilimkurgu ve gerilim kategorisinde yer alıyor ama bence bunların yanında psikolojide de yer alması gerekirdi diye düşündüm bunu görünce. Filme gelince film birbirini tanımayan yedi farklı insanın bir küpün içinde uyanması ile başlıyor. Çok odalı bir küp. Her oda küp şekline ve diğer odalara geçebilmeleri için her küpte 6 tane kapı var her yüze bir tane gelecek şekilde. Burada kendilerine verilen hiçbir şey olmadığı için buradan çıkmak zorundalar. Dışarıdan kimse ile bir diyalogları yok. Birbirini tanımayan yedi kişinin belirli bir açlık ve susuzluk seviyesinden sonra bulundukları durumun psikolojisi içerisinde birbirlerine karşı olan tavırlarının nasıl şekillendiğini görüyoruz. Her oda güvenli değil bazı odalarda ölümcül tuzaklar var bu yüzden temkinli bir şekilde ilerlemek zorundalar. Bilgisel birikimlerini birleştirerek küpün bilmecesini çözmeli ve dışarıya çıkmalılar hayatta kalmak için. Filmin olayını kısaca anlattım. Eğer ki izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Çok uzun bir film değil zaten. Yazının buradan sonrasını filmi izlemediyseniz okumayın spoiler yiyebilirsiniz demiyorum çünkü spoiler yersiniz.


   Filmin belirsizliklerle başlayıp odalardaki tuzakları deneyerek bulmaları süperdi. Tabii filmi beğenmemi sağlayan olay ise belirsizlikler içerisinde boğuşurlarken birbirlerine söylemedikleri sırlarının ortaya çıkması oldu. Matematik okuyan kızın odaları sayısal olarak seçmesi gibi veyahut küpün dış tarafını tasarlayan adamın başlarda sessiz durup sonra bunu açıklaması gibi durumlar benim hoşuma gidiyor. Bulundukları ruh halinden çıkarak birbirlerine doğruları söylemeye başlayınca olaylar çözülmeye başlıyor. Adama sadece küpün dışının tasarlatılması sonrasında başka birine başka bir kısmının tasarlatılması fikri harikaydı. Belki ben daha önce duymadığım için şaşırdım fakat fikir süper. Filmin başından beri bir şey çıkacak dediğim otistik elemanında üç basamaklı sayıların asal çarpanlarını bulması tahmin edilebilir fakat iyi bir olaydı. Doktor küpten düşerken polisin onu tutup sonrasında ihanet ederek bırakması ne kadar iyiyse küpten kurtulan iki kişiyi son saniyede arkalarından öldürmesi o kadar kötü bir his bıraktı bende. Her ne kadar otistik elemanın beyaz bir ışığa yürümesi gibi belirsiz ve anlaşılamayan bir son ile bitse de filmi insanları içinde bulundukları durumun psikolojisiyle yaptıkları hareketleri ele aldığı için gayet hoşuma gitti. Film ilk çıktığı zamanda baya tutulduğu için ikinci ve üçüncü filmi de çekilmiş. Her ne kadar böyle filmlerde ilk film tepe nokta olsa da bu filmin sonundaki belirsizlikten dolayı diğer filmleri de merak ediyorum. Fırsatını bulup izleyince yine yazarım sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder