Öncelikle belirtmeliyim ki sadece kişisel görüşlerimi
söyleyeceğim film ile alakalı yorumumda. Sinemaya karşı özel bir ilgim veyahut
belirli bir seviyede bilgimde yok sadece dün izlediğim bu filmden sonra neden blogumda
bununda bir yazısını yazmıyorum diye sordum kendi kendime. Sonuçta ne istersem
onu yazarım. J
İzlemeyip de spoiler yemek istemeyenler için spoiler vereceğim yerde önceden
uyarısını yapacağımı söyleyeyim.
Filme gelince
öğrendim ki oldukça düşük bir bütçe ile yapılmış bir film kendisi. Yazanlara
göre ortalama 500.000 TL gibi bir bütçe ile çekilmiş. Zaten filmi izleyince
bunun bir tahmini yapılabiliyor. Film benim doğduğum yıl olan 1997 yılında
çıkmış. Eski filmler genel olarak bayar beni fakat bu filmde ekrana kitlenip
kaldım açıkçası. Genel olarak çok karmaşık bir yapısı yok filmin. Yazana göre
bilimkurgu ve gerilim kategorisinde yer alıyor ama bence bunların yanında psikolojide
de yer alması gerekirdi diye düşündüm bunu görünce. Filme gelince film
birbirini tanımayan yedi farklı insanın bir küpün içinde uyanması ile başlıyor.
Çok odalı bir küp. Her oda küp şekline ve diğer odalara geçebilmeleri için her
küpte 6 tane kapı var her yüze bir tane gelecek şekilde. Burada kendilerine
verilen hiçbir şey olmadığı için buradan çıkmak zorundalar. Dışarıdan kimse ile
bir diyalogları yok. Birbirini tanımayan yedi kişinin belirli bir açlık ve
susuzluk seviyesinden sonra bulundukları durumun psikolojisi içerisinde
birbirlerine karşı olan tavırlarının nasıl şekillendiğini görüyoruz. Her oda
güvenli değil bazı odalarda ölümcül tuzaklar var bu yüzden temkinli bir şekilde
ilerlemek zorundalar. Bilgisel birikimlerini birleştirerek küpün bilmecesini
çözmeli ve dışarıya çıkmalılar hayatta kalmak için. Filmin olayını kısaca
anlattım. Eğer ki izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Çok uzun
bir film değil zaten. Yazının buradan sonrasını filmi izlemediyseniz okumayın
spoiler yiyebilirsiniz demiyorum çünkü spoiler yersiniz.
Filmin
belirsizliklerle başlayıp odalardaki tuzakları deneyerek bulmaları süperdi.
Tabii filmi beğenmemi sağlayan olay ise belirsizlikler içerisinde boğuşurlarken
birbirlerine söylemedikleri sırlarının ortaya çıkması oldu. Matematik okuyan
kızın odaları sayısal olarak seçmesi gibi veyahut küpün dış tarafını tasarlayan
adamın başlarda sessiz durup sonra bunu açıklaması gibi durumlar benim hoşuma
gidiyor. Bulundukları ruh halinden çıkarak birbirlerine doğruları söylemeye
başlayınca olaylar çözülmeye başlıyor. Adama sadece küpün dışının
tasarlatılması sonrasında başka birine başka bir kısmının tasarlatılması fikri
harikaydı. Belki ben daha önce duymadığım için şaşırdım fakat fikir süper.
Filmin başından beri bir şey çıkacak dediğim otistik elemanında üç basamaklı
sayıların asal çarpanlarını bulması tahmin edilebilir fakat iyi bir olaydı. Doktor
küpten düşerken polisin onu tutup sonrasında ihanet ederek bırakması ne kadar
iyiyse küpten kurtulan iki kişiyi son saniyede arkalarından öldürmesi o kadar
kötü bir his bıraktı bende. Her ne kadar otistik elemanın beyaz bir ışığa
yürümesi gibi belirsiz ve anlaşılamayan bir son ile bitse de filmi insanları
içinde bulundukları durumun psikolojisiyle yaptıkları hareketleri ele aldığı
için gayet hoşuma gitti. Film ilk çıktığı zamanda baya tutulduğu için ikinci ve
üçüncü filmi de çekilmiş. Her ne kadar böyle filmlerde ilk film tepe nokta olsa
da bu filmin sonundaki belirsizlikten dolayı diğer filmleri de merak ediyorum.
Fırsatını bulup izleyince yine yazarım sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder