Prensip sahibi
olduğundan otobüsünü asla bekletmeyen bir şoför, Interpol tarafından aranan ve
küçük bir kız kılığına girmiş bir cüce, cehennem kapısındaki delikten
yakınlardaki bir kasabaya inen insanlar, sadece intihar edenlerin gittiği ve
içinde yaşadığımızdan pek farkı olmayan sıkıcı bir öbür dünya, merhamet sahibi
bir tetikçi ve merhametsiz bir Tanrı…
İlk defa bir kitap
yorumumda kitabın arka kapağının bir kısmını paylaşarak başladım yazıya, çünkü
gerçekten beni kitaba çeken kısım buydu. Elbette kitabın bir kara mizah kitabı
olması ve okuyan her insan evladının sevmesi de etkili olmuştur. Etgar Keret
İsrail’li orta yaşlarında diyebileceğimiz bir kısa öykü yazarı. Bu kitabındaki
öyküleri de genelinde 2 sayfayı geçmiyor. Fakat okuyucuyu sürekli düşünmeye
zorlayan, gerçek üstü fakat çılgınlık derecesinde ilginç hikâyeleri ile insanı
kitaba kilitliyor.
Benim aşırı severek okuduğum bir kitap oldu,
en kısa zamanında diğer kitaplarını da denemeyi düşünüyorum. Her ne kadar tüm hikâyeleri
güzel olsa da en sondaki sadece intihar edenlerin gittiği dünya hikâyesi kitap
içerisindeki en uzun ve en güzel olanıydı. Roman yazıp yazmadığını bilmiyorum fakat
Etgar Keret eğer bir roman yazarı olsaydı böylesine aykırı fikirleri uzun bir
yazıda da okuyucuya bu denli etkili yansıtabilir miydi? diye merak ediyorum.
Daha önce okuduğunuz kitapların büyük bir kısmından farklı bir tat vereceğine
inandığım bu kitabı en kısa zamanda okumanız dileğiyle. Son olarak söylemeden
geçemediğim bir nokta, kitabın kapak tasarımı en az ismi kadar başarılı.
Genelde kitapların orijinal kapak tasarımları daha başarılı oluyor fakat bu
kitap için Nazlım Dumlu çok güzel bir iş başarmış, sadece ismi ile değil kapağı
ile de dikkatleri üzerine çeken bir kitap olmasını sağlamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder