Bir gün ya güneş ölürse? Ya da kıyamet koparsa? İnsanlığın
bu durum için nasıl planları var? Gelin size hayalî fakat bir o kadar da
eğlenceli ve gerçekçi olması ileride muhtemel olan bir fikri anlatayım…
Öncelikle şunu
belirtmeliyim, bu yazıyı Popular Science dergisindeki En Uzun Yolculuk
yazısından esinlenerek hazırlıyorum. Kendisi severek takip ettiğim bir dergi
olmakla birlikte bu yazıyı okuduktan sonra internet üzerinde pek fazla Türkçe kaynak
bulamadığım için kısaca size “Nesil Gemileri” fikrini anlatmak istiyorum.
Peki, neden
bilimkurgu filmlerinde ve kitaplarında bahsedilen bu durumda nesil gemilerine
ihtiyacımız var? Çünkü güneşe en yakın yıldıza yani Proxima Centauri’ye
ulaşmamız ışık hızında yol almamız durumunda bile (ki bu durum şu an için
mümkün değil) 4yıl sürer. Olası bir durumda yüzyıllar sürebilecek bir yolculuk
insanlığı bekliyor demektir, işte bu yüzden nesil gemileri fikri önemli.
Yukarıda bir
örneğini gördüğünüz nesil gemisinde neler planlanıyor merak ediyorsan yazıya
devam etmelisin. J
Elbette uzay algılayamadığımız kadar büyük ve tahminlerimizin ötesinde
tehlikeli, yani nesil gemisinin başına gelebilecek tonla bela durumla karşı
karşıya gelinebilir.
Geminin nasıl
ilerleyeceği konusunda en ilginç fikir 94 yaşındaki İngiliz teorik fizikçi
abimiz Freeman Dyson’dan gelmiş. Nesil gemisinin arkasında atom bombası patlata
patlata iteriz gemiyi diye düşünülmüş. Ne kadar güvenli orası tartışılır. J
Yaklaşık 160
kişilik bir insan topluluğu ile yaklaşık 200 yıl boyunca genetik çeşitliliği
bozmadan sürekliliği sağlayabileceği düşünülüyor. Sadece insan da değil küçük
bir hayvanat bahçesinin hem zihinsel olarak bizlere yardımcı olacağı hem de
bağışıklık sistemimizi koruyacağı da söz konusu.
Bu kadar canlının
atıkları ne olacak? Tabi ki geri dönüştürülecek, sonuçta yolda su bulma
şansımız yok bu yüzden mükemmel arıtma sistemlerine ihtiyacımız olacak. Yemek
ihtiyacımızı ise nesil gemimiz içerisinde kuracağımız çiftliklerden
karşılayacağız sonuçta yüzyıllarca yetecek yiyeceği yanımızda depolayamayız.
Dışkıları ise bu çiftliklerde gübre olarak kullanmak için bir sisteme
ihtiyacımız olacak. NASA zaten uzayda bitki yetiştirme sistemleri üzerine uzun
zamandır çalışmalar yapmakta, belki bir gün bunun hakkında da bir yazı
yazabilirim, bu konuda başarılı ve başarısız çok ilginç deneyler bulunmakta.
Dünyadan
soyutlanmış 160 kadar insanın yüzyıllarca bir gemi içerisinde yaşamasından
bahsediyoruz, her ne kadar içerisinde eğlence alanları, spor merkezleri vb.
yerler olsa da insanların birbirleri arasında dinsel veya toplumsal
yapılanmalara karşı koymak oldukça güç bir durum. Kariyer konusunda da dünyada
olduğu kadar çok seçenekleri olmayacak sonuçta, her alanda kısıtlı seçim
hakları olmak zorunda. Hatta eş seçiminde bile bu durum geçerli, genetik
çeşitliliğin sağlanması için genetikçi tarafından düzenlenen ilişkiler
romantizmi öldürebilir.
Uzayda bağışıklık
sistemi zayıflayabileceğinden bir revire ihtiyacımız da olacak. Ayrıca eğer
yolculuk başarılı geçerse Proxima Centauri’de sağlıklı bir nüfus sağlamak için
20.000 kadar kişi gerekiyor. Bunun içinde dondurulmuş insanlar ve embriyolar
taşımak fena bir fikir olmayabilir.
Son olarak da uzay
şartlarından nesil gemisini yani insanlığı koruyacak bir koruyucu kalkana
ihtiyacımız olacak. Ayrıca bu planın patlaması, başarısız olması, durumunda
galakside sürekli kendi kendine çoğalan bir robot sistemini nesil gemisi ile yollayabilir
ve bizlere yeni yuvalar bulup hazırlayabilirler.
Okuduğumda her
zaman olduğu gibi beni etkisine alan bu ütopik fikri paylaşmak istedim. Şu an
her ne kadar bize ütopik gözükse de ileride belki de gerçekleşecek, filmlerde
izlemeye kitaplarda okuyamaya doyamadığımız bir fikri bu şekilde inceledikleri
için Popular Science dergisini seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder