Yeni yıla en
sevdiğim fantastik dünyanın en son çıkan filmi ile başlamak insana harika
hissettiriyor, fakat bu filmin Harry Potter sevenlerin beklentilerini ne derece
karşıladığını saatlerce tartışabiliriz. Hazır filmin üzerinden biraz zaman
geçmişken kısaca film ile ilgili neler düşündüğümü anlatayım…
Açıkçası filmin
ilk fragmanını izlediğim zaman serinin ikinci filminin de birinci film gibi
beklentilerin üzerinde güzel olmasını bekliyordum. Fragmanda Hogwarts ve
Dumbledore gibi heyecanımızı arttıran öğelere yer verilmişti. Her ne kadar bu
şekilde ilgi çekmeyi başarmış olsalar da film içerisinde işleniş şekilleri
kafalarda çok soru işareti bıraktı.
Filmdeki dekorlar,
oyunculuklar, efektler ve fantastik canavarların çizimleri elbette üst
seviyede. Özellikle Grindelwald rolünde Johnny Depp önyargıları kırdı geçti,
gerek filmde Grindelwald karakterinin derinlikli işlenmesi gerekse oyunculuk ile
izlemeye doyamadık. Fakat her karakter bu kadar derinlikli incelenmemiş, Leta
Lestrange bunlardan birisi. Filmde bir iki sahne haricinde yoktu diyebiliriz,
neden Newt’in abisi ile nişanlanıyor ve öldü mü? Ne olduğunu anlayamadığımız
sahnelerden biriydi. Peki ya Nagini niye vardı bu filmde? Sadece insanlar
bildiği bir karakteri görsün sevinsin diye mi? Kendimi iyice kaptırmadan filmin
güzel taraflarından da biraz bahsetmek istiyorum, sonra kalan değişik noktalara
değineceğim. J
Açıkçası Harry Potter
melodisi ile tekrardan Hogwarts’ı gördüğümüz sahne tartışmasız filmin en güzel
sahnesiydi. Yıllar sonra tekrardan eve dönmek gibiydi. Dumbledore neden
karanlık sanatlara karşı savunma dersi veriyor anlayamamış olsak bile yine de
tekrardan Dumbledore’u görmek harikaydı. Açıkçası gençlik hali de Newt’e
mentorluk yapması ile beraber yaşlı halini aratmadı diyebilirim.
Filmde Grindelwald
gibi büyük büyücülerin olması arada sırada asa veya sözsüz büyü yapılması
anlamına gelebilir bunu anlarız fakat film boyunca neden büyülerin neredeyse
hepsi bu şekildeydi? İzlemesi en keyifli olan şeylerden biridir yani büyüler,
açıkçası ben bu şekilde yansıtılmasını sevemedim. Ben bu şekilde anlatmaya
devam edersem istediğimden uzun bir yazı olmaya doğru gidiyor bu yüzden çok
kısa şekilde devam edip bitirmek istiyorum, herkesin zamanı değerlidir sonuçta.
Fantastik
Canavarlar Grindelwald’ın Suçları her ne kadar 5 filmlik bir serinin geçiş
filmi olsa da hem yukarıda belirttiğim sebeplerden hem de, McGonagall neden
oradaydı ve kimdi? Queenie neden bu kadar kolay taraf değiştirdi? Aurelius
Dumbledore ne alaka? Ve gerçekten Dumbledore ile Grindelwald arasındaki ilişki
neden kan bağı gibi bir olay ile bağlandı? Bu soru işaretlerinden
dolayı beklentilerimizi tam olarak karşılayamadı. Bir filmin geçiş filmi olması
önüne gelen her şeyi ortada bırakabileceğin anlamına gelmiyor sonuçta. Elbette tüm
bu nedenlere rağmen izlemesi keyifli ve özlem gideren bir film olduğunu da
söylemeliyim. Henüz izlememiş olan, tekrardan izleyecek olan herkese şimdiden
iyi seyirler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder