Bir film düşünün başrolünde Leonardo DiCaprio ve dublörü olarak da Brad Pitt oynuyor olsun…
One Upon a Time in
Hollywood, yani Bir Zamanlar Hollywood’da filmi 23 Ağustos 2019 tarihinde
gösterime giren ve yönetmeni olan Quentin Tarantino’nun (hiç tanımasanız dahi
Pulp Fiction, Kill Bill veya Django yani Zincirsiz filmi ile hatırlarsınız) son
filmi. Başrolünde Leonardo DiCaprio’nun canlandırdığı Rick Dalton karakteri ve
onun dublörü rolünde Cliff Booth yani Brad Pitt yer alıyor. Tabii yıldızlar
kadrosu bu kadar sınırlı değil Margot Robbie Sharon Tate’i canlandırıyor, bu
kısma döneceğim, Al Pacino ve Margaret Qualley dahi bu filmin kadrosunda yer
alıyor.
Filmin konusuna
girmek istemiyorum çünkü Tarantino filmlerinde olay hiçbir zaman konu olmuyor,
zaten bu kadroyu gördüyseniz dahi filmi izlersiniz fakat izlemeden önce
bilmeniz gereken bir şey var. Eğer filmi izleyip bir şey anlamadan uyuyakalmak istemiyorsanız
ki biz sinemaya gittiğimizde toplam 5 kişi olduğumuz salonda 3 kişi sıkıntıdan
filmden çıktı. Film 60’lı yılların sonunda yaşanan Charles Manson tarikatı
tarafından vahşice gerçekleştirilen Sharon Tate cinayetini büyük ölçüde
kapsıyor, yani izlemeden önce bu cinayet ile ilgili küçük bir fikir sahibi
olmanız filmden aldığınız zevki artıracaktır. Yazının buradan sonrasını filmi
izlediğinizi kabul ederek yazıyorum.
Quentin Tarantino filmde gerçek olan karakterlere farklı senaryolar yazmış. Hikâye ile hiçbir bağlantısı olmayan Rick Dalton ve Cliff Booth üzerinden uzun ve belki de sadece kendisinin bildiği göndermeler içeren sahnelerle filmini izletiyor. Elbette filmi izlerken kalitesiyle gerçekten 50 yıl öncesinde yaşıyor gibi oluyorsunuz ve her ne kadar konuyu bilseniz dahi bazı kısımlarda sıkıntıdan eliniz mısır kovasının dibinde dolaşıyor fakat yine de seyir zevki yüksek bir film. Genelde Tarantino’nun filmleri hiçbir şey anlatmıyor, senelerce tekrar tekrar izleyince izleyici kendisine göre anlamlar çıkarır ve film değerlenir. Fakat filmdeki söz unutma sahneleri veyahut Sharon Tate’in katillerini bir köpek ile öldürüp havuzda Leonardo DiCaprio’ya yaktırmak gibi saçma eğlenceli kısımları ile bizleri güldüren bir yapım. Mutsuz biten bir olayı kendi kara mizah anlayışıyla mutlu bir sona çevirerek Roman Polanski’nin intikamını alan Quentin Tarantino ilginç bir yapıt ortaya çıkarmış. Seveni olduğu kadar sevmeyeni de bir o kadar fazla bu filmin, peki ya senin görüşün ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder