Netflix’in diğer dizileri iptal etmek uğruna çektiği, büyük bütçeli bilimkurgu dizisi Altered Carbon hakkında…
Altered Carbon, 2002 yılında çıkan aynı isimdeki romandan
uyarlanan bir bilimkurgu dizisi. Kitabın yazarı Richard K. Morgan’ın yarattığı
dünyayı bir Netflix dizisine dönüştüren Laeta Kalogridis, Amerikan bir
cyberpunk havası yaratmış.
Dizinin başrolünde oldukça tanıdık bir isim olan Joel
Kinnaman, James Purefoy ve Chris Conner gibi isimler yer alıyor. Dizinin ilk
bölümlerinde oluşturulan bu yeni dünya düzeni anlatılmaya çalışılıyor. Kısaca,
25. Yüzyılda insanlık, galaksinin gerçek hakimi haline gelir. Galaksiler arası
ışınlanma, sonsuz yaşam artık mümkün!
İnsanlar beyinlerindeki belleklerini başka bedenlere
aktararak hayatlarına devam edebiliyor. Elbette, günümüzde de olduğu gibi
burada da fakirler ile zenginler arası bir uçurum var. Sonsuza kadar
yaşayabiliyorsun ancak yine de zengin olamıyorsun. Burada enteresan bir durum
da mevcut pek tabii. Paranız varsa istediğiniz bedeni alabiliyor, hatta kendinize
bedenlerinizin olduğu bir dolap ve belleğinizin sürekli yedeklendiği yani
ölümsüzlüğü yakaladığınız bir uydu satın alabiliyorsunuz. Ancak fakirseniz
belleğiniz zarar görürse ölüyor ya da yeni bir beden için binlerce zorluğa maruz
kalabiliyorsunuz.
Zengin insanların sonsuza kadar yaşamaları ve fakir kesimden farklı avantajlara sahip olması ise bir süre sonra kendilerini tanrı seviyesinde hissetmelerini sağlıyor. Kendilerine Met diyen bu insanlar evlerini, eğlence merkezlerini ve genelevlerini dahi gökyüzüne kuruyor. Kendilerini tanrı olarak gören bu kesim insanlığın varlığından beri doğasında olan statü sembolünü bu şekilde karşılıyor. Elbette sonsuza kadar yaşamanın getirdiği birtakım dezavantajlar da mevcut. Şu andan itibaren sizin de sonsuz zamanınız olsa muhtemelen 500 yıl sonra sizin de karşılaşacağınız sorunlar bunlar. Dizi içerisinde de oldukça rahatsız edici sahnelerle gösteriliyor bundan dolayı izlememeyi tercih edebilirsiniz.
Ancak dizi ile ilgili görüşlerime gelecek olursam ben bir
bilimkurgu dizisi olarak beğendim. Henüz kitabını okumuş kişiler içerisinden
diziyi beğenen birini görmedim fakat tüm uyarlamalarda olduğu gibi bu dizinin
de kitabı tamamen kapsadığını söyleyemeyiz. Bu nedenle okuyucular istediklerini
bulamayabiliyor. Dizideki karakterlerin hikayeleri derin değil, kısa bir süre
içerisinde çok fazla olay yaşanıyor ve neredeyse sadece başrollerimizin
hikayelerini öğrenebiliyoruz. Dizi içerisindeki dünya ve olay örgüsü ise bana
oldukça başarılı geldi. İzlerken sıkıcı hale gelmeye başlayan klasik ve basit
bir Netflix dizisinin bir tık ötesine geçtiğini söyleyebilirim. Benim diziye
puanım “Arkadaşıma tavsiye ederim.” oldu. Henüz izlemeyip şans vermek isteyenlere,
iyi seyirler dilerim…
DiziMetre
5- İkinci kez izlerim
4- Arkadaşıma tavsiye ederim.
3- Boş zamanımda izlerim.
2- Daha iyi şeylere vakit ayırabilirdim.
1-Düşmanım bile izlemesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder