6 Aralık 2019 Cuma

Evrenden Torpilim Var.! / Aykut Oğut / Kitap Yorumu #31

















   Siz hiç 150 kilo oldunuz mu? Sizin hiç yabancı bir ülkede bavulunuzu kaybettiğiniz, sabahları mısır gevreğine bira döküp hayatta kalırken günlerce tek kelime bile konuşmadığınız, dayak yedikten sonra girdiğiniz komadan bir gözünüzü kaybetmiş olarak çıkıp tekrar parklara döndüğünüz, annenizi kaybettikten sonra hapiste yatarken babanızı kaybettiğiniz oldu mu? Benim oldu. Peki ya sonra o yabancı ülkenin dilinde şakır şakır konuşup hatta seslendirme yönetmenliği bile yaptığınız, o ülkedeki filmlerde başrol oynadığınız, 70 kilo verip filinta gibi olduğunuz, yeni ve mutlu bir hayat kurduğunuz, elinizi attığınız her işi altın yumurtlayan tavuğa çevirdiğiniz, her saniyenizi gülümseyerek geçirdiğiniz, hayatta istediğiniz her şeyi elde etmeye başladığınız oldu mu? Benim oldu. Nasıl mı? Gelin anlatayım...

   Yukarıdaki bu paragraf kitabın arka kapak yazısı, kitabı ilk defa eline alıp okuyanlar için oldukça meraklandırıcı, başarılı yazılmış bir yazı. Yazarı Aykut Oğut’un kendi hayat hikâyesinden anekdotlar vererek okuyucularına felsefesini anlattığı bir kişisel gelişim kitabı “Evrenden torpilim var!”

  Genellikle kişisel gelişim kategorisinde yazarlar birbirlerinden biraz fazlasıyla etkilenebildikleri için kitaplar birbirlerinin aynısını anlatır. Herhangi bir kurgu için aynı durum tamamen kopya olmadığı sürece mümkün olamaz. Bu yüzden kişisel gelişim kitaplarının büyük çoğunluğu birbirine benzer ve sıkıcıdır. Bu duruma bende katıldığım için bu türde kitapları yorumlarken öncelikle beğenmediğim onlarca kısımdan bahsederek okuyanları sıktığımı düşünüyorum, bu sefer tam tersini deneyeceğim.

   Pekâlâ, kitap ile ilgili beğendiğim en büyük nokta yazarın “aslında ‘istediğiniz şeye mi?’ yoksa ‘onun olmaması’ ihtimaline mi aitsiniz?” dediği kısım. Çevremde çok fazla örneğini gördüğüm bir olay bu insanlar o hayalini kurdukları arabalara, evlere, telefonlara, gezmek istedikleri ülkelere vs. öyle bir bakış açısı ile bakıyorlar ki zaten sahip olamayacaklarını kabul etmiş, bu konuda herhangi bir aksiyonda bulunmanın gereksiz olacağını düşündükleri gibi tüm gün boyu yine de bu isteklerinden konuşup kendilerini mutsuz etmeye uğraşıyorlar. Elbette sosyal sistemin dayattığı gibi herkesin büyük bir hayali olmak zorunda değil, belki de olmamalı fakat önemli konu şu ki eğer böyle bir nihai amacın varsa ve ulaşamayacağına inanıyorsan dahi her dakikanı bunun hakkında konuşarak harcamaman gerektiğini öğretiyor diyebilirim kitap. Sonuçta gelecekte olmasını istediğin bir şey için gelecekte değil şu anda yaşıyorsun ve yaşadığın bu anın kıymetini bilmelisin.

   Kitapta vurgulanan ve bir diğer sevdiğim nokta ise pozitif olmanın etkisi. Şimdilerde doktorlar dahi söylüyor pozitif insanlar daha çok yaşıyor gerçekten. Kötü bir durumla karşı karşıya kaldığında bile olayın pozitif tarafını görebilen insanlar olmak gerçekten önemli. Artık günler eskisi gibi yavaş değil, gün içerisinde bir sürü olumlu/olumsuz olay ile karşılaşabiliyoruz, beynimize çok fazla girdi var, en küçük olumsuzlukta dahi etkilenmektense pozitifte kalmanın hem ruh hem beden sağlığı açısından önemli faydaları olduğu kesin. Evi yandığında “Sigorta yoktu ne yapacağım ben şimdi?” diyerek saçlarını yolan adam yerine kafaya takmayıp “Zaten eskimişti ev, bir yolunu buluruz.” Diyebilen biri olmak önemli, her ne kadar bu abartı bir örnek bile olsa.

   Bu sefer  kitabın  beğendiğim  noktalarını  oldukça  uzun  uzun  anlattığımı  düşünüyorum.  Beğenmediğim kısımları ise oldukça kısa geçerek kitaptan kimseyi soğutmadan bitirmek istiyorum. Sonuçta bir kitabın beğenmeyeni kadar beğeneni de var. Kitapta evren ve enerji ikilisi oldukça fazla şekilde bazı egzersizlerle beraber anlatılmış. Açıkçası benim ilk defa evrene enerji göndermek gibi bir temayı ele alan bir kitap okuyuşum oldu fakat pek hoşuma gitmedi. Yani tamam evrene pozitif enerji gönderelim gayet güzel ama neredeyse 250 sayfa boyunca enerji göndermek okuyanı sıkıyor. Son olarak belki sadece bana böyle gelmiştir fakat bu şekilde bir anlatımın okuyanı tembelliğe ittiğini hissettim ben, yani evrene enerjimizi yine gönderelim fakat oturduğum yerde gönderdiğim enerji ile nereye kadar, her şeyi enerji göndererek halledebilsek yerimizden kalmazdık, harekete geçmenin ve isteklerin için enerji göndermekten öte çabalamanın önemini de vurgulanmasını isterdim açıkçası. Her kitap gibi olumlu ve olumsuz kısımları olan bir kitap, eğer çok zamanınız varsa ve düşünme şeklinizin hayatınıza nasıl etki ettiğini birkaç örnekle ve samimi bir anlatımla okumak isterseniz deneyebileceğiniz bir kitap.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder