Gerçek Hesap Bu! – Nejat İşler
Pazar sabah saat
sekiz civarı, babamla bitpazarındayız. Ocak ayı ama Antalya’da kolay bulunmayan
bir soğuk var. Babamın gözleri çalgı aleti arıyor, otuz beş yıllık alışkanlığı
sonuçta. Ben niye geldiğimi bilmiyorum, ortamı çekici geliyor nedensiz bir
şekilde. Kimi para kazanmanın derdinde kimi de önündeki haftayı nasıl
geçireceğinin.
Üçüncü gelişim olması lazım, ilk defa hareket etmeyen bir insan
topluluğu görüyorum. Babam merak ettim diyerek öncülük ediyor, katılıyoruz
topluluğa. Kova yaması satan bir amca var ortada. Su dolu kovayı dakikada on
kez delip yamalıyor. Fakat bunu yaparken ki vücut hareketleri ve sözleri
karşısındakini suçlu hissettiriyor. Amca karşısına geçenle göz teması kurup,
yamanın hünerlerini gösterirken karşısındakini sorguluyor “Gördün mü?”, “Gördün
abim.”, “Çok mu pahalı 5TL?”, “Yarın bir gün lazım olur haksız mıyım?”
diyerekten. Göz teması kurduğu adamda kaçamıyor alıyor birer ikişer. Ben amcaya
hayranlıkla bakarken 10-15 dakikada 200 civarı hasılatı attı eskimiş bel
çantasına. Kendime gelince babamın yanımda olmadığını fark ediyorum. Biraz
dolaşınca buluyorum babamı, kendisinin antika olduğunu iddia ettiği, toz toprak
kaplı bir eski tip nargile parçası alıyor. Bir iki tezgâh ötedeki kitapları
gösteriyor babam, ilgimi çekmiyor yeni kitap alışverişi yaptığım bir zaman,
babam gidip kitapları karıştırıyor başlıktaki kitaba gelince de “Bu pezevengi
okuma. ”diyerek yan tarafa atıyor. (Genelde ilgi alanına girmeyen hepsine aynı
sözcüğü kullanır.) Babam öyle deyince yapışıyorum kitaba, ölüm kalım meselesi
oluyor benim için. J
Bakıyorum arada birkaç iyi kitapta var üç kitabı on liraya pazarlık edip
alıyorum. Daha doğrusu tezgâhtaki teyze o kadar hızlı konuşuyor ki dört veya
beş kez “Üçü 15 yaparım. “demesine rağmen ben anlamayınca elleriyle on diye
gösteriyor, alıyorum kitapları. Babam arkama dönünce dalga geçiyor benimle “İki
kelimeyi anlayamadın. “ diye. Bende hiç aklımda yokken, herkesin bildiği malum
filmden tanıdığım adamın kitabını almış oluyorum.
Kitap Can
Yayınları’ndan çıkmış. Kitapta ara ara Nejat İşler’in anlattığı konu ile ilgili
fotoğrafları var, bazen de büyük fontlarla yazılmış sözleri var. Kitaba
gelince, kitapta yazar birinci ağızdan kendini hayatını anlatıyor. Ben
başlamadan önce bütün kitabın oyunculuk kariyeri üzerine olmasından korkuyordum
fakat kitabın son 40-50 sayfasına sığdırmış bu bölümü diyebilirim. Kendisi ile
başlıyor kitaba Nejat İşler. İsminin hikâyesinden, çocukluğuna ve anılarına
doğru gidiyor anlattığı kısa kısa bölümler. Kitabı okunur yapan ise bunları
yazarken samimi bir dil kullanması. Farklı bir şey denemeden sade hatta biraz
argo bir dil kullanmış. Son kısımlara kadar bugün ki Nejat İşler olmadan önceki
hayatını gösteriyor bize yazar. İlk aşkını, ilk işini ve çektiği sıkıntıları
anlatıyor fazla sıkmadan kısaca. Arada komik bölümlerde var, kişiyi
etkileyebilecek cümlelerde. Oyunculuk kariyerini anlatmaya başladığında
izlediğim tek filmi hakkında bir şeyler yazıp yazmadığını acayip merak ettim.
Bunun sebebi malum filmdeki atmosferin kitapta da devam etmesiydi. Kitabın en
son kısımlarında malum filmle ilgili birkaç ilginç bilgi öğreniyoruz. Kitabı
alma hikâyem kitabı anlatmamdan uzun oldu, farkındayım ama anlatı türündeki bir
kitabı da spoiler vermeden anlatmak diye bir olay yok. Biraz fikir vermiştir
eminim. Not aldığım iki alıntı ile bitiriyorum.
“Zira isim, biri
seslendiğinde dönmemize yarayan bir sedadan başka bir şey değildir…”
“Zaman nefes
almakla geçen günler değil, birinin aklında olmakla ilgili biraz…”
Nejat İşler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder